Birini öldürmek, sokağa çıkmak gibi bir şeydir. Eğer bir kurban istiyorsam,
sokağa çıkar ve bir tane bulurum."
"Seks benim zayıf noktalarımdan biridir.
Yapabildiğim her şekilde seks yaparım. Eğer bunun için birini zorlamak
durumundaysam, yaparım.. Onlara tecavüz ederim; bunu yaptım. Onlarla seks yapmak
için hayvanları öldürdüm ve onlarla canlıyken de seks yaptım."
İstismarcılığı delilik derecesine varan annesinin kendisine yaşattığı dehşet
verici şeylerle büyüyen Lucas, sadist sapkınlık kariyerine henüz çocuk yaşlarda
başlamıştır. 13 yaşına geldiğinde üvey ağabeyiyle seks yapmaya başlamış, yine
ağabeyi onu hayvanlarla seks ve hayvanlara işkence yapma eğlenceleriyle
tanıştırmıştır. En sevdikleri şey küçük hayvanların gırtlaklarını kesip sonra da
onlara tecavüz etmekti.
Bir yıl sonra ilk cinayetini işlemiş, tecavüz
etmesine direnen 17 yaşındaki bir kızı boğmuştu. 1954'te 18 yaşındayken çeşitli
hırsızlık suçlarından 6 yıl hapis cezası aldı. 1959 yılında tahliye olduktan
sonra bir gün 74 yaşındaki annesiyle tartıştı ve onu bıçaklayarak
öldürdü.(Yakalandığında annesinin cesediyle seks yaptığını söyleyecek ve daha
sonra bunu inkar edecekti.)
İkinci derece cinayetten 40 yıl hapis cezasına
çarptırılan Lucas, bir akıl hastanesine konulmuştur. Tüm itirazlarına rağmen 10
yıl sonra serbest bırakıldı. Daha sonra bu konuda şöyle söyleyecekti."Beni
affettiklerinde onlara dışarı çıkmaya hazır olmadığımı söyledim. Gardiyana,
doktora, herkese yeniden öldüreceğimi defalarca söyledim." On sekiz ay sonra da
iki genç kıza tecavüzden tekrar cezaevindeydi.
Lucas eyalet hapishanesinden
1975 yılında çıktı. Acımasız bir psikopat olan Ottis Toole ile tanıştı. Otis,
Amerikan suç tarihinde en tüyler ürpertici suç dalgasında onun suç ortağı
olacaktı. Bundan sonraki 7 yıl içinde bu ikili tüm Amerika'yı dolaşacak ve
bilinmeyen sayıda insanı öldürerek parçalayacaklardı. Lucas gibi sapık olan
Toole nekrofili meraklısı ve yamyamdı. Lucas yamyamlığa karşıydı. Çünkü insan
etini sert buluyordu. Bu yolculukları sırasında Ottis'in ergenliğe varmamış
yeğeni Becky Frieda Powell da onların yanındaydı. Bu kız daha sonra Lucas'ın
sevgilisi, nikahsız eşi ve nihayetinde de kurbanı olacaktı.
Lucas 1984'te
ruhsatsız silah bulundurmaktan gözaltına alındı. Nezaretteyken gardiyanı yanına
çağırdı ve "Kötü şeyler yaptım." Diye mırıldandı. Bununla birlikte çok sayıda
cinayetleri bir bir itiraf etmeye başladı. Bunların bazıları doğrulanırken
bazılarının ise yalan olduğu ortaya çıktı.
Bazı dedektiflere göre Lucas 69
kişiyi öldürmüştü, bazılarına göre ise 81 ve ya daha fazlasını.1985'te Lucas 10
cinayetten hüküm giydi. Bu bile idam cezası için gereğinden
fazlaydı.
LUCAS VE OTİS'İN SUÇ YOLCULUĞUNUN HİKAYESİ
Henry Lee Lucas
insanlık tarihinin görmüş olduğu en ilginç canilerden biridir. Daha küçükken
belden aşağısı olmayan babası fahişelik yapan annesinin aşağılamalarına
dayanamayarak intihar etti. Kardeşi ile şakalaşırken oyduğu gözü tıbbi müdahale
görmeden annesinin işkenceleri ile günlerce kötüye gitti. Ancak günler sonra
fenalaşan çocuğun gözünü bir doktor temizledi. Annesi bir seferinde o kadar kötü
sopaladı ki çocuk günlerce yarı baygın yattı ancak yine daha sonra doktora
götürüldü. Bazen de sadece canı sıkıldığı için kız elbisesi giydirip, saçlarını
yapıp öyle okula gönderirdi.
Yıllar sonra bir gün, çok alkollü iken Lucas
annesini arkadan bıçaklayıp cesedi ile cinsel ilişkiye girdi. Yirmi yıldan kırk
yıla kadar ağır hapis cezası aldı, on yıl sonra tarihin en vahşi seri
katillerinden biri olarak serbest kaldı.
Gençlik yıllarında bir akrabası ile
ava gidip çeşitli hayvanları öldürüp onlara tecavüz etmeye başlamış oldu. Aynı
zamanda üvey kardeşi ile ensest eşcinsel bir ilişkisi vardı. İlk cinayetini ve
necrophiliac ilişkisini 14 yaşında yaşamış. Otobüs durağında bekleyen 17 yaşında
bir kızı kaçırıp, terk edilmiş bir yerde döve döve öldürdükten sonra tecavüz
etmiş. Ancak polis merkezine buna benzer bir kayıp vakası asla bildirilmemiş.
Lucas, itiraflarını yalanlamak gibi bir huya sahipti ve sık sık yalan söylemeye
çok meyilliydi. Bu nedenle, şimdi bile bir çok itirafının gerçek olduğu ne
kanıtlanabiliyor ne de yalan olduğu kesin.
Bir süreliğine hapse giren Henry,
serbest kaldığı günün ertesi 12 yaşındaki yeğenine tecavüz ettiği iddia edildi.
Dışarıda fazla dayanamayan Lucas'ı yakın zaman sonra yine haneye tecavüzden
tutukladılar. Tekrar çıkışından bir süre sonra annesini bıçakladı. Çocukluğunu
kabusa çeviren kadın yoğun bakımda elli saat can çekiştikten sonra öldü. 10 yıl
sonra hapishanenin kapısından "özgür" olarak ayrıldıktan sonra iki kadın daha
öldü. Birisini hapishaneden görülebilsin diye yakında bırakmış, ama bu iddiayla
ilgili herhangi bir kanıt bulunamadı. Küçük bir kız çocuğunu kaçırmaya
çalışırken yakalanınca 1975'e kadar dört yıl daha hücrenin yolunu tuttu.
En
son serbest kalışından sonra seyahat etmeye başladı. Eyalet eyalet dolaşıyordu.
Bir ara başından bir evlilik geçti ama karısının iki küçük çocuğunu cinsel
sapkınlığına alet ettiğini fark ettiğinde ayrılmak zorunda kaldı. Kız kardeşinin
yanına yerleşti, kardeşinin kocasının yanında çalışmaya başladı fakat kardeşinin
torununa cinsel taciz yapınca buradaki yaşamı da bir sona erdi. Bir kaç şey
almak için kamyoneti ödünç aldığında Maryland'de idi, kamyoneti polisler
Jacksonville, Florida'da buldu. Henry Lee Lucas'ın cinayet zinciri burada ilginç
bir alaşım halini alacaktı.
Ottis Toole ile bir çorbacıda tanıştı. Ottis
Toole, insan etine karşı dayanılmaz bir iştah duyan biseksüel bir caniydi.
Annesi, babası, karısı ve zihinsel özürlü iki yeğeniyle aynı evde yaşayan
Ottis'in misyonerlikten eve garip adamlar getirmesi ve onlarla eşcinsel ilişki
kurması, hatta bu arkadaşlarını karısı ve daha küçük bir kız çocuğu olan özürlü
yeğeniyle seks yapmalarını izlemeyi sevmesi her nasılsa artık normal
karşılanmaya başlamıştı. Lucas bu eve taşınınca Toole'un karısına yatak odasında
yer kalmadı ve komşularla yaşaması için evden kapı dışarı edildi. Özürlü yeğen
de iki sevgilinin seks oyuncağı olarak yaşamına devam etti. İki çocuk ile
yollara düşen kana susamış bu iki katil, yol boyunca karşılarına çıkan
otostopçuları önce öldürdüler. Sonra Lucas cesetlerle kendi ilgilendiği işleri
bitirince Toole da akşam yemeği için hazırlık yapıyordu. Yol üzerinde dükkanları
ve hatta bankaları soyarak yola devam ettiler. Bir dükkanı soyarken Lucas
kasiyeri öldürdü ve oturup Toole'un tecavüz edişini seyretti. Bir seferinde ise
yolun kenarında yürüyen bir çiftin yanında durup Toole erkeğe dokuz kez ateş
edip öldürdü ve Lucas da döve döve kızı arabaya bindirdi. Yola devam ederken
Lucas kıza defalarca tecavüz etti, sonra Toole kenara çekip kızı altı defa
vurdu. Bazen ise durmaya bile tenezzül etmeden sadece çarpıp kaçıyorlardı.
İkilinin beraber 65'ten fazla kişinin ölümünden sorumlu olduğu hesaplanıyor.
Gerçi Lucas 600'den fazla cinayetin itirafında bulundu ama çoğunun polis
kayıtlarında açıklanamayan cinayetlerin kendi üstüne kalmasından hoşnut
olmasından kaynaklandığını düşünüyorlar. İtiraflarının arasında üyesi oldukları
bir satanist kültten söz ediyor. Bu sanatist topluluğun lideri üye olabilmeleri
için bir cinayet işlemelerini şart koşmuş. Bunu yerine getirmek için bir gün
sonra, Ottis adamın birini plaja doğru sürüklerken Lucas elinde bir ustura ile
plajda oturuyordu. Lucas adamı bir güzel doğradıktan sonra topluluğun üyeleri
cesedi bir "Kara Gün" ayininde usulüne göre pişirip yediler. Köle olarak
satılmak üzere bebekleri ve küçük çocukları kaçırdılar. Çocuklara uyuşturucu
verip yasadışı çocuk pornosu çektiler. Lucas'ın anlattıklarına rağmen böyle bir
kültün varlığı ortaya çıkarılamamıştır. Yolda hastalanıp hastaneye kaldırılan
Ottis Toole'dan ayrılan Lucas çocuklarla yola devam etti ama o da bir süre sonra
tutuklandı ve iki ay hapse mahkum oldu. Çocuklar annelerine iade edildi .
Yetiştirme yurduna transfer edilen küçük kız Frieda, (Lucas ona "Becky"
diyordu.) bir süre sonra dayanamayıp kaçtı. Tekrar Jacksonville'de bir araya
gelen Lucas ve Becky evlendiler. Bu evlilik, Lucas'ın deyimiyle "babacan bir
ilişki" ama Becky için işler daha farklı yürüyordu hormonları zaten düzenli
işlemeyen Becky bir gece bu isteğinde ısrarlı olmasından dolayı kontrolünü
kaybetti, Lucas'a "****!" diye çıkışıp bir yumruk savurdu yüzüne. Anında bir
bıçak kaparak hızlı bir şekilde Becky'nin kalbini söktü ve kalbi çıkarılmış
vücutla defalarca sevişti. Becky çok sonra açık bir alanda yastık kılıflarına
doldurulmuş olarak bulundu.
Satanist topluluğun başı Don Meteric, Lucas ile
bağlantıya geçti ve Texas'tan bir avukatı öldürmesini istedi. Lucas bir şekilde
adamla samimiyeti kurup içki içmeye davet etti. Avukatı sarhoş etti, iyice
kafayı bulduğu bir anda "tam içkiyi yutarken boğazını öyle derin kestim ki
dışarı içki taştı." dedi itiraflarının bir bölümünde. Cesedi daha kolay
bulunması için göğüs kafesi dışarıda kalacak şekilde gömdü. Green River
cinayetlerini üstlenmeye kalktı fakat bunun gerçek olmasının hiç olasılığı
olmadığı kanıtlandı.
Karısının ortadan kayboluşundan iki gün sonra
kendisinden şüphelenmeye başlayan ev sahipleri Kate Rich, Lucas'a çıkıştı ve
Becky'nin bir kamyoncu ile kaçtığına inanmadığını söyledi. Arabayla bir
gezintiye çıkan ikili, ıssız bir yerde durdu. Lucas kadını bir çok kez
bıçakladı, göğsüne bir haç işareti kazıdı ve cesede tecavüz etti. Bir çukura
attığı cesedi daha sonra gelip parçalara ayırdı ve parçaları sabaha kadar sobada
yaktı. Bir süre ortada gözükmedi, şehre geri döndüğünde eskiden tanıdığı Jack
Smart'ın yanında çalışmak istedi. Kendisinden şüphelenen Smart'ın polise haber
vermesiyle kıskıvrak yakalandı ama delil yetersizliğinden serbest kaldı. Eyalet
turlarına tekrar başladı Lucas ve kendine sevişecek yeni cesetler bulmakta
sıkıntı çekmedi. Kasabada dükkanı olan Ruben Moore ile temasa geçti ve Moore
gelip kendisi ile çalışması için güzel para teklif etti. Lucas dükkana vardığı
sırada polis de onu bekliyordu.
Hiç bir zaman suçu kanıtlanamayan Henry Lee
Lucas'ı yeterince içeride tutacak kadar suç vardı artık. Onu her seferinde
elinden bırakmak zorunda kalan şerif Bill F. Conway, sonunda başarmıştı ama yine
de cinayetleri onun işlediği hakkında bir kanıt bulamıyordu.
15 mayıs
1983'te Joe Don Deaver şafak vaktinde son kontrolleri yaparken, en sevdiği
zamanın sessizliğini Lucas'ın çığlıkları bozdu: "Burada ışıklar var! Işıklar
benimle konuşuyor." "Ne ışığı, her yer karanlık. Kapat çeneni de biraz uyu,
iyice kafayı yedin!" diye çıkıştı gardiyan Deaver. Birazdan yine Lucas'ın sesi
geldi : "Gardiyan, çabuk buraya gel!" Sinirle yanına gelen gardiyana "Don, ben
çok kötü şeyler yaptım." dedi ve böylelikle gecenin bir yarısı yataktan
Deaver'ın telefonuyla kalkan şerif Conway, belki hayatı boyunca bulamayacağı
bilgilere ulaşma şansını yakaladı. Henry'yi motive etmek için en sevdiği şeyler
olan kahve ve sigaradan mahrum bırakarak daha çabuk yol kat etti. Yalan
testlerinden kolayca geçmeyi başaran Henry bu gecenin sonunda her şeyi anlatmaya
karar vermişti. Şerif, karşısında oturan Lucas'a soruları sormaya başlarken
elindeki kağıtta:
"O kadar uzun zamandır yardıma ihtiyacım var ki ve kimse
bana inanmayacak. Geçen on yıl boyunca hep öldürdüm ve kimse bana inanmayacak.
Bunu yapmaya devam edemem, tek sevdiğim kızı da öldürdüm. " yazıyordu. Şerif
mahkuma "Bayan Rich'e ne yaptın?" diye sorduğu sırada sadece tarihin en büyük
seri cinayet soruşturmalarından biri başlamıyordu belki de en sıra dışı olanı
buydu.
Henry Lee daha sonra bu cinayetleri yeniden Hıristiyan doğduğu için
itiraf ettiğini aslında bu cinayetleri işlemediğini ileri sürse de Texas'taki
hapishanede idam günü yaklaşıyordu. Ottis'e paranoid şizofreni teşhisi kondu ve
cezası idamdan 6 ömür boyu hapis olarak değiştirildi. Daha sonra Florida'da Fox
televizyonunun "America's Most Wanted" programının doğuşuna neden olan 6
yaşındaki Adam Walsh'un kaçırılmasından ve ölümünden sorumlu olduğunu itiraf
etti. 15 Elül 1996'da hastanede karaciğer yetmezliğinden öldü. Lucas cinayetle
ilgili olarak Toole'un çocuğun cesedini kendisine gösterdiğini ve görüntü
karşısında: "kendimi çok kötü hissettim, midem bulandı. Hadi buradan defolup
gidelim!" dediğini söyledi. 31 Mart 1998'de bulunduğu sırada üzerindeki tek
giyecek olan "turuncu çoraplar" olarak bilinen otostopçu kızın cinayeti
davasında idama mahkum edildi. Kız öldürüldüğü sırada başka bir şehirde
çalıştığını iddia eden Lucas'ın iddiasını doğrular nitelikte banka kayıtları ve
faturaların ortaya çıkması üzerine 27 Haziran 1998'de dönemin Texas valisi
George W. Bush tarafından hayatı bağışlandı. "Gerçeğe inandıkları ve doğru olanı
bulmak adına gösterdikleri cesaretten ötürü adalete teşekkür borçluyuz." Sözleri
gazetelerde yankılandı. "Ama Henry Lee Lucas şüphesiz ki bir çok ayrı cinayetin
suçlusudur ve hayatının geri kalanını hapiste geçirecektir."
Henry Lee
Lucas, hala hapishanede; yaptıkları, yapmadıkları, söyledikleri ve
yalanladıklarıyla bilinmezliğini ve akıllara zarar profiliyle Amerikan adalet
sisteminde önemini koruyor.
Hakkında Kitap:
Henry Lee Lucas, 1991,
Joe Norris
Hakkında Film:
Henry: Portraitof a Serial Killer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder